Akciğerler, insan vücudundaki solunum sistemi organları içinde en önemli olanıdır. Yeni tip koronavirüs (COVİD-19) hastalığından en çok etkilenen organ akciğerlerdir. İnsan dışında omurgalı hayvanların birçoğunda da akciğerler solunum organı görevini yerine getirirler. Soluk alındığı zaman burun ile ağızdan giren hava, önce nefes borusunda, sonra da bronşlardan geçerek akciğerlere ulaşır. Toplardamarlar ile gelen karbondioksit miktarı fazla olan kirli kan burada temizlenir.
Göğüs boşluğunda yer alan ve göğüs kafesi vasıtası ile korunan akciğerlerin etrafı, yine koruyucu olan akciğer zarı (plevra) ile sarılmıştır. Dünyaya yeni gelen bir bebeğin akciğerlerinin rengi parlak pembedir; daha sonra zamanla grileşmeye başlar. Yaşı ilerledikçe de koyulaşarak, sonunda neredeyse tamamen siyah bir renge döner. Bu koyulaşmaya, solunum ile alınan havadaki tozlar ve diğer maddeler yol açar. Şehirlerde yaşayan kimselerin ve sigara içenlerin akciğerleri, havası temiz olan yerlerde yaşayanlara ve sigara içmeyenlere göre daha koyu renktedir.
Sağ Akciğer Daha Büyüktür
Akciğerlerin yapıları süngerimsi ve esnektir. Biri sağda, biri de solda olmak üzere iki adettir. Sağ akciğer lob ismi verilen üç parçadan oluşur. Sol akciğerin ise bir parçası eksiktir, iki lobtan meydana gelir. Eksik olan bu parçanın yerine kalb yerleşmiştir. Bunun için de sağ akciğer, sol akciğere nazaran büyüktür. Yetişkinlerde sağ akciğer yaklaşık 700 gram, sol akciğer ise yaklaşık 600 gramdır.
Akciğerlerin iç yüzlerinde bulunan giriş yerlerinden (hiluslarından); atardamarlar, toplardamarlar, akkan (lenf) damarları ve bronşlar çıkar. Akciğerlere giren bu bronşlardan, sağdaki üç, soldaki ise iki kola ayrıldıktan sonra loblara yönelir. Bunlar da birçok dalcıklara ayrıldıktan sonra lobçuklara ulaşırlar.
Akciğerler ortalama 1 santimetreküp hacmindeki birçok parçacıklardan oluşur. Altıgen şeklinde olan bu parçalara lobçuk (lobulus) ismi verilir. Sağ akciğerde yaklaşık 800 tane, sol akciğerde ise 700 kadar lopçuk bulunur. Herbiri 1 santimetre çapındadır. Lopçuğa gelen bronş dalcığı burada birçok bronşcuklara ayrılır. Bu bronş dalcıkları, üzüm salkımına benzeyen hava peteklerinde biter. Her petek, üzüm taneleri şeklinde “alveol” ismi verilen keseciklerden oluşur. Alveoller, hava ile temas edebilen 55-100 metrekarelik bir alan oluştururlar.
Temiz ve Kirli Kan Nedir?
Nefes alıp verme işinde akciğerlerin vazifelerine gelince, nefes alındığında, hava ağızdan ve burundan girer. Yutak, gırtlak, nefes borusu ile bronşlardan geçerek buralardan akciğer keseciklerine (alveollere) gider. Bu keseciklerin görevi, vücutda bulunan metabolizmanın artık ürünü olarak meydana çıkan karbondioksiti temizlemektir. Karbondioksit, dokulardan akciğere kadar, alyuvarların üzerinde ve kanda erimiş bir şekilde gelir. Alveollerde nefes alma esnasında, karbondioksit havaya geçer; temiz havadan alyuvarlara da oksijen geçer. Bundan sonra nefes vermeyle akciğerde karbondioksit oranı artmış olan hava atılır, yeni bir nefesle temiz hava alınır. Sonra oksijenlenmiş kan, vücudun diğer bölümlerine akar. Alyuvarlar, dokularda oksijeni bırakıp karbondioksidi aldıktan sonra toplardamar tarafına yönelir. Bu, kılcal damarlar ağı yani “kapiller ağ” vasıtasıyla olur. Halk arasında, aslında yanlış bir tabir olmakla beraber, oksijenlenmiş olan kana temiz kan; oksitli kana da kirli kan demek âdet haline gelmiştir.
Akciğerlerin toplam hacmi kişiden kişiye değişse de, tamamıyla şişmiş durumdaki bir akciğerin hacmi, yetişkin insanlarda ortalama 6500 santimetreküptür. Bu hacimdeki havanın tamamı nefes verme ile bir defada atılamaz. Yetişkin insanlarda en derin bir şekilde alınan nefes esnasında çıkarılan ortalama hacim 3500 santimetreküp civarındadır. Bu hacme “soluk verme hacmi” ismi verilir. Normal alınıp verilen bir nefeste ortalama 500 santimetreküp hava alınıp verilebilir.
Normalde bir kimse bir dakikada 12-14 kez nefes alıp verebilir. Bu kadar sürede 6-7 litre civarında hava teneffüs eder. Nefes alıp verme hareketleri, istek dışı yapılan, otomatikleşmiş hareketlerdir. Ama istekle de solunum durdurulup başlatılabilir. Soluk alma, balonun üfleyerek şişirilmesindeki gibi aktiftir, diğer bir deyişle enerji kullanarak gerçekleştirilir. Nefes verme işi ise, balonun sönmesinde olduğu gibi pasiftir. Solunum hareketlerinde kaburgalar arası kaslar ile diyafram kası işlev görür. Diyafram kası başta gelen solunum kasıdır, ayrıca göğüs boşluğunu kişinin karın boşluğundan ayıran yassı kubbe şeklindeki kastır. Diyafram kasıldığında aşağı doğru geçer, aynı zamanda kasılan kaburgalararası kaslar ise göğüs kafesini yükseltir. Bu şekilde göğüs kafesi yavaş yavaş genişler, hava akciğerleri doldurur. Solunum yollarının ve akciğerlerin astım, bronşit, akciğer kanseri ve zatürre gibi çok çeşitli hastalıkları vardır.
Kaynakça:
Genel Kültür Ansiklopedisi